İstanbul’un gürültüsünden uzak, samimi bir mahallede başlayan bu deneyim, sizi yalnızca yemek yapmaya değil, bir kültüre dokunmaya davet ediyor. Güne Kurtuluş sokaklarında başlıyorsunuz—şehirde hâlâ dokusu bozulmamış, gerçek esnafın yaşadığı, geleneksel tatların izini sürebileceğiniz nadir yerlerden biri.

Her durak ayrı bir tat, her tat ayrı bir hikâye… Mahallenin meşhur simitçisi, ustaların tercih ettiği ciğerci, yıllanmış peynir dükkânı ve fırından yükselen taze ekmek kokusu arasında dolaşırken, günün malzemeleri yavaş yavaş sepete ekleniyor. Amaç sadece alışveriş yapmak değil; bu mutfağın ruhunu hissetmek.

Alışverişin ardından sıcak bir mutfakta buluşuluyor. Altı farklı yöreden, altı özel tarif… Çerkes tavuğu, etli imam bayıldı, Ege’den minik börekler… Her biri doğal malzemelerle, el emeğiyle hazırlanıyor. Tarifler, sadece anlatılmıyor; birlikte pişiriliyor, birlikte öğreniliyor.

Yemekler hazır olduğunda masa kuruluyor. Sıradan bir yemek değil bu—birlikte hazırlanan sofranın, paylaşmanın ve tadını çıkararak yemenin keyfi var.

Günün finali ise tatlı ve dingin: Tahinli-cevizli kabak tatlısı ve yanında mis kokulu Türk kahvesiyle…

Bu deneyim, sadece damak tadına değil, ruhuna da dokunmak isteyenler için. İstanbul’u bir günde gezmek değil, hissetmek isteyenler için…

Biletini Viofun’dan al, bu sofrada yerin hazır.