Bir zamanlar burada sema dönüyordu, şimdi ise her duvar, her tavan süslemesi sessiz bir öğreti gibi ayakta duruyor. Mevlevihane Müzesi; sadece Mevlevilik kültürünü tanıtan bir yapı değil, aynı zamanda maneviyatın taşla, ahşapla ve ışıkla buluştuğu bir mekândır. Müze; derviş odaları, semahanesi, mescidi ve sergi bölümleriyle Mevlevi yaşamının ritmini hissettirir. Girişte sizi karşılayan Mevlevi kıyafetleri, müzik aletleri, el yazmaları ve tasavvuf felsefesine dair görseller; sade ama derin bir yolculuğa davet eder.

Antalya Mevlevihanesi, 13. yüzyılda Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde de etkinliğini sürdüren yapı, uzun yıllar harap durumda kaldıktan sonra 2008 yılında restore edilerek müze haline getirilmiştir. Mevlevihane, Antalya’daki en eski dini yapılardan biri olmasının yanı sıra Anadolu’daki önemli Mevlevi merkezlerinden biri olarak kabul edilir.

Viofun’ın Önerisi

Müze çıkışında birkaç dakika sessizce oturmayı ihmal etmeyin. Güneş ışığı semahaneye vururken, taş duvarlara sinmiş ritim sizi içine alacaktır. Ardından birkaç adım ötedeki Kaleiçi sokaklarına geçerek bu derinliği şehrin kalabalığında sindirebilirsiniz.